Adi Hisse Senedi

30 Mayıs 2010 Pazar

ADİ HİSSE SENEDİ (Common stock, capital stock)

Bir anonim şir­ketin sözleşmesinde kayıt bulunmu­yorsa, çıkartılan hisse senetleri sa­hiplerine eşit haklar sağlar. Bunla­ra adi hisse senedi denir. İmtiyazlı hisse senetlerinde ise durum bunun tersidir.

ADEMİTAKİP (Nonprosecution)

Ta­kipsizlik. Bir suç işlendiğini duyan savcı, kamu davası açılmasını gerek­tiren bir durum görmezse ademi ta­kip karan verebilir. Bunun gibi, ha­zırlık soruşturmasının sonucunda da kamu davası açılmasına gerek görül-memişse takipsizlik kararı verilir.

ADALET DİVANI (Court of Justice)

Avrupa Topluluğu'nun bir organı. Roma Antlaşması hükümlerine uyu­lup uyulmadığını denetler. Üye dev­letlere ve şirketlere para cezası ver­me yetkisi vardır.

AÇILIŞ FİYATI (Opening price) Nedir

Genellikle menkul kıymetler ve döviz piyasalarında yeni bir iş günü başladığında kaydedilen (kote edilen) ilk fiyatlar. Piyasadaki aracılar, arz ve talep gelişmeleri konusunda henüz tam bir bilgi sahibi olmadan alım - satım işlemlerine başlamak üzere bir fiyat kote ederler. Bu açılış fiyatları gerçekte işlem gören fiyatlar olmayabilir. Ancak bunlar işlemcilere yol gösteren veya öneri niteliğindeki fiyatlardır. Bu fiyatların belirlenmesinde bir önceki seansta uygulanan kapanış fiyatları ve gece boyunca dünya piyasalarında oluşan gelişmeler dikkate alınır. Doğal olarak bu fiyattan alıcı veya satıcı bulunamazsa fiyat düşürülür veya yükseltilir, böylece denge fiyatına ulaşılmaya çalışılır.

Acilis Bilancosu (Balance Sheet) Nedir

24 Mayıs 2010 Pazartesi

AÇIK - UÇLU FON (Open - end fund)

Sabit hisseli sermayesi bulunmayan menkul kıymetler yatırım fonu şek­li. Hisseler, yatırım fonunun port­föyüne katılma payını temsil eder. Fon, yeni hisse senedi çıkartıp halka sattıkça sermayesi de değişmiş olur. Aynı şekilde, yatırımcılar da ellerin­deki hisse senetlerini fona satabilir­ler. Açık - uçlu fonların tersi kapalı -uçlu fonlardır.

AÇIK - UÇLU YATIRIM ORTAKLIĞI


(Investmentrust) Menkul Kıy­metler Yatırım Ortaklığı.

AÇILIŞ BİLANÇOSU (Opening ba-lance sheet)

Bir işletmenin yeni bir hesap dönemi eşiğindeki durumunu gösteren bilanço. İlk defa faaliyete geçecek işletmeler için, faaliyet ön­cesi durumu yansıtır. Günümüzdeki uygulamaya göre, geçmiş dönemin kapanışına ve yeni dönemin açılışı­na ait durumlar ayrı ayrı bilanço­larda değil tek bir bilançoda göste­rilir. Diğer bir deyişle, kapanış bi­lançosu, gelecek dönemin açılışına uygun biçimde düzenlenmektedir. Hesapların son durumu yansıtacak biçimde düzenlenmesi kapanış ve açılış bilançoları arasındaki farkı ortadan kaldırmaktadır.

AÇIK TEKLİF USULÜ (Open bidding)

Genel bütçeye dahil daire­lerle, katma bütçeli idarelerin, özel idare ve belediyelerin ihale usullerinden birisi. Bu idare ve­ya bunlara bağlı dairelerin alım, satım, hizmet, yapım, kira ve benzeri işlerinden tahmin edilen bedelleri her yıl Genel Bütçe Ka­nunu ile belirlenen bir tutarı geç­meyen ihaleler açık teklif usu­lüyle yapılabilir. Açık teklif usu­lüne göre ihaleler, isteklilerin teklif­lerini ihale komisyonları önünde sözlü olarak belirtmeleri suretiyle yapılır. Ancak istekliler, tekliflerini, ilanda belirtilen saate kadar komis­yon başkanlığına ulaşmış olmak ko­şuluyla, iadeli taahhütlü bir mektup­la da gönderebilirler, ilanda belirti­len ihale saati gelince, komisyon başkam, isteklilerin belgelerini ve geçici teminat verip vermemiş ol­duklarını inceleyerek, kimlerin iha­leye katılabileceğini bildirir. Katıla­mayacakların belge ve teminatları­nın geri verilmesi kararlaştırılır. Bu işlemler istekliler önünde bir tuta­nakla belirlenir. Tutanaktan sonra, ihaleye girmeyecekler ihale yerin­den çıkartılır. Diğer istekliler, önce şartnameyi imzaya, sonra da sıra ile tekliflerini belirtmeye çağırılır. Ya­pılacak teklifler ihaleye ait arttırma ve eksiltme kâğıdına yazılır ve tek­lif sahipleri tarafından imzalanır. İlk teklifler böylece belirlenir. Ko­misyon başkam posta ile yapılan teklifleri de okutarak kaydettirir. İhaleden çekilenler arttırma ve ek­siltme kağıdına kaydedilir ve imza­ları alınır. Sözlü ve yazılı son tek­lifler alındıktan sonra ihalenin so­nucu karara bağlanır. Karar, ita amirinin onayına tabi olmak kaydıy­la, ihalenin teklifte bulunanlardan birisine verilmesi, hiçbirine verilme­mesi veya belli bir süre sonra incelemede bulunularak verilmesi biçi­minde olabilir. Karar özeti komisyon başkanı ve üyeler tarafından imza­lanarak durum hazır bulunanlara bildirilir (Kapalı Teklif Usulü, Pazarlık Usulü, Devlet thale Kanu­nu).

AÇIKTAN SATIŞ (Short sale)

"Aliv­re satış", "kısa satış" gibi deyimlerle de ifade olunur. Bir mal, döviz veya menkul değerin ilerde fiyatınm dü­şeceğini tahmin eden kimsenin, bu fiyat düşüşünden yararlanmak için, söz konusu ekonomik varlıkları bu-güıiden yüksek fiyatla satması ve teslimini ilerde yapmasma dayanan bir işlem şeklidir. Satıcı bu varlık­ları bugünden yaptığı satış sözleş­mesi ile satarken henüz bunlara sa­hip bulunmamaktadır. Yani henüz sahibi bulunmadığı şeyleri satmak­tadır. Öyle ummaktadır ki yarın fi­yatlar düşecek ve o da bu düşük fi­yattan sattığı şeyi satın alarak alıcı­sına devredecektir. Dolayısıyla satış sözleşmesindeki yüksek fiyatla satın aldığı düşük fiyat arasındaki fark satıcının kârını oluşturacaktır. Bu­nunla birlikte, burada açıklanan davranışlar bir spekülasyon niteli­ğindedir. Çünkü, eğer açıktan satış yapan kişi tahminlerinde yanılırsa, yani sattığı mal, döviz veya menkul değerin gelecekte fiyatı yükselirse bundan bir zarara uğrar. Oysa bir tüccar güvenceli hareket etmek zo­rundadır. Açıktan satışlarda ne şe­kilde güvence sağlanabilir?

Bunun yolu satış işlemine ters yönde ikin­ci bir işlem yapmaktır. Yani, bir ma­lı gelecekte teslim kaydıyla satan tüccar aynı anda, aynı miktar malı yine gelecekte teslim kaydıyla satın alır. Dolayısıyla eğer gelecekte fiyat­lar düşecek olursa sattığı maldan uğrayacağı kaybı, satın aldığı mal­dan sağlayacağı aynı miktar kazanç­la dengelemiş olur. Kuşkusuz bu iş­lemleri yaparken aldığı komisyon ise onun normal kazancını oluştur­maktadır. Burada açıklandığı gibi, mal ve döviz konusundaki açıktan satış işlemlerinde satılan malların teslimi gelecekte belirli bir tarihte yapılır. Bu konuda menkul değerler­de bir farklılık vardır. Açıktan satı­lan bir menkul değerin alıcısına tesjim edilmesi gerekir. Dolayısıyla satıcı, sattığı hisse senedine sahip bulunmasa da bunu ödünç alıp alıcı­ya devretmek zorundadır.

AÇIK POZİSYON (Open position)

Döviz borsasında spekülatörün be­lirli bir davranış biçimini anlatan te­rim. Döviz kurlarındaki değişme ola­sılığı, gelecekte teslim kaydıyla dö­viz alım satımlarında bir riziko do­ğurur. Örneğin üç ay sonra teslim kaydıyla dolar satan bir kimse, eğer bu süre içinde dolar fiyatı yüksel-mişse bundan bir zarara uğrar. Aynı şekilde, gelecekte dolar satınalan kimse de dolar fiyatlarındaki düşüş­ten zarara uğrayacaktır. Genellikle ithalatçılar ve ihracatçılarla uluslar­arası mali yatırımcılar vadeli döviz piyasası işlemleriyle kendilerini, ile­ride döviz kurlarındaki değişmeden doğacak zararlara karşı korurlar. Oysa döviz spekülatörleri (Spe­külasyon) döviz kurlarının gelecek­teki değişmesi konusunda mesleki yeteneklerine dayanarak tahminler­de bulunur ve buna bağlı olarak gele­cekte teslim alım ve satım sözleş­meleri yaparlar. Bunlar, kur değişmelerinin tüm rizikosunu yüklen­mekle açık pozisyon almış olmakta­dırlar. Spekülatörler aldıkları bu açık pozisyon sonucunda eğer, tah­minleri doğru çıkarsa bundan bir kazanç sağlar, yanılırlarsa bir zara­ra uğrarlar.

AÇIK PİYASA İŞLEMLERİ (Open market operations)

Merkez bankası­nın piyasadaki para arzını genişlet­mek veya daraltmak için kullandığı araçlardan biri. Merkez bankasının piyasadan devlet tahvili ve hazine bonosu gibi menkulleri satınalması, bunları satanların ellerine nakit pa­ra geçmesine, bu da bankalardaki parasal rezervlerin artmasına ve do­layısıyla ekonomideki para arzının genişlemesine neden olur. Para ar-zmdaki genişleme ise, diğer yandan faiz oranının düşmesine ve yatırım­ları özendirerek ekonominin can­lanmasına yol açar. O bakımdan, merkez bankası açık piyasada satış işlemlerine, ekononin duraklama içerisinde bulunduğu dönemlerde başvurur. Enflâsyonist dönemlerde ise aksine, piyasada devlet tahvili ve hazine bonosu gibi menkuller satar. Bu şekilde halkın ve bankaların na­kit rezervleri azalır, kredi almak zor­laşır ve faiz oranları yükselir. Bu da yatırımların kısılmasına ve harcama­ların daralmasına, dolayısıyla ekono­mideki talep şişkinliğinin önlenmesi­ne yol açar. Açık piyasa işlemleri yalnız para hacmini etkilemekle kalmaz, aynı zamanda toplam harcamalar ve faiz oranları yoluyla ül­kenin dış ödemeler bilançosu duru­munu da etkiler. Örneğin açık piya­sa satış işlemleri toplam harcama­ları daraltarak ithalatı kısıcı yönde etkilediği gibi faiz oranlarını yük­selterek de ülkeye bir miktar yaban­cı mali sermayenin girmesine yol açabilir.

AÇIKLANMIŞ TERCİHLER (Revea-led preferences)

Farklı gelir-fiyat bileşimleri durumunda tüketicinin fiilen yaptığı seçimlerle ilgili davra­nışlarının analiz edilmesi. Veri bir gelir ve fiyat düzeyi, tüketicinin sa-tmalacağı malların bileşimini belir­ler. Belirli bir gelir-fiyat durumun­da tüketicinin satın alabileceği çeşit­li mal bileşimleri vardır. Fakat gerçekte tüketicinin bunlardan yalnız­ca bir tanesini tercih etmesi, onun "açıklanmış tercihler"inin bir gös­tergesidir. Başka bir gelir-fiyat dü­zeyi başka bir açıklanmış tercihinin, ortaya çıkmasına yol açar. Eğer tü­keticinin tercihlerinde tutarlı oldu­ğunu kabul edersek, faydanın ölçü-lebilirliği varsayımına gerek kalma­dan, tüketici talep teorisi hakkında bazı önermelerin kanıtlanması müm­kün olabilir. Hatta tüketici kayıtsız­lık eğrisi dahi elde edilebilir. Açık­lanmış tercihler yaklaşımını ilk for­müle eden iktisatçı Paul A. Samuel-son'dur.

AÇIK KREDİ (Unsecured credit)

Krediyi alanın itibarından başka bir karşılık aranmadan açılan kredi. Bankalar bu tür kredileri en itibarlı müşterilerine açarlar. Bunun bir çe­şidi de cari hesap kredisidir. Burada, banka müşterisine, bankadaki hesa­bının üzerinde belirli bir sınıra ka­dar çek çekmesine olanak sağlar. Bu miktara kadar kullanılan kredi üze­rinden belirli bir faiz ödenir. Bu tür krediler değişken ihtiyaçları karşıla­manın ucuz ve pratik bir yolu olarak kabul edilirler.

AÇIK KEŞİDE (Drawing in blank)

Üzerinde bulunması zorunlu bazı un­surlar doldurulmadan düzenlenerek lehdara verilen poliçe veya bonolar­dır. Ancak bu tür bono veya poliçele­rin lehdar tarafından anlaşmaya uy­gun biçimde doldurulmaları gerekir. Ödenecek miktarın kesin olarak bel­li olmadığı durumlarda düzenlenen bono ve poliçeler için genellikle açık keşide yöntemine baş vurulur. Tica­ret Kanunumuzda açık bono ve poli­çe yerine "beyaz poliçe" veya "beyaz bono" terimleri kullanılmaktadır. Açık poliçe özellikle taşıma sigorta­cılığında kullanılır. Alıcı ve satıcı malın ne zaman ve hangi araçla taşı­nacağı konusunda tam bilgi sahibi değilseler, eksik bilgiler sonradan ta­mamlanmak üzere, sigorta sözleşme­sini imzalayabilirler. Böylece vapur limana ulaşmadan taşıma sigortası yapılmış olur.

AÇIK KABUL (Blank acceptance)

Tamamen doldurulmamış, örneğin tutarı ve süresi belirtilmemiş bir poli­çenin muhatap tarafından alınıp ka­bul edilmesi durumudur. Ancak, mu­hatabın böyle bir poliçeyi anlaşma­ya aykin biçimde doldurmaması ge­rekir, Açık kabul Ticaret Kanunu­muzun olanak tanıdığı bir usuldür.

AÇIK İŞ ORANI (Job vacancy rate) nedir

Bir ekonomide çeşitli sektörlerde işe yerleştirilmek istenen işçi sayısının, halen istihdam edilenlerle boş iş sa­yısının toplamına oranlanması. Ba­tılı sanayileşmiş ülkelerde açık işlere ilişkin veriler, anket yöntemiyle ay­lık veya mevsimlik olarak sürekli şekilde belirlenmekte ve yayınlan­maktadır. Açık iş, firmanın dışarı­dan işçi alarak doldurmak istediği işleri ifade eder. Açık iş oranı hak­kındaki veriler, işçi yetiştirme prog­ramlarının cari ihtiyaçlara daha du­yarlı hale getirilmesini sağlama ve iş gücü arz ve talebi arasındaki den­gesizliği belirleme gibi yönlerden ya­rarlı olur.

AÇIK HESAP (Open account)

Bir tür ticari kredi açma yöntemi, özellikle mal satışı şeklinde açılan kredilerde uygulanır. Satıcı bedelini tahsil et­meden alıcıya, partiler halinde, mal­ları teslim eder ve açtığı kredilerin kaydını tutar. Belirli süreler dolun­ca da alıcıya ödeme talimatında bu­lunur veya ona bir borç senedi gön­derir. Bu tür işlemlerin en önemli avantajı çok esnek olmalarıdır. Çün­kü ilk anlaşmadaki koşullar (süre uzatımı, fiyatlar v.s. gibi) kolayca de­ğiştirilebilir. Ayrıca basit ve sürdürül­mesi nisbeten masrafsız uygulama­lardır. Bununla birlikte, açık hesap yönteminde karşılıklı güven esastır. Bu tür yöntemler birbirini yakından tanıyan ve birbirine güvenen tacir­ler arasında uygulanabilir. Alıcının, hesabın deftere kaydını hiç görme­mesi sorun doğurabilir. O nedenle defter kaydıyla yetinmeyip, fatura, taşıma belgesi, v.s. gibi belgeleri de hesaba eklemek gerekir. Açık hesap ayrıca ihracatta da kullanılan bir iş­lem şeklidir. Şöyle ki ihracatçı, itha­latçı ödemeyi yapmadan sevk evra­kını ona gönderir. İthalatçı da bu belgelerle malı taşıma aracından devralır. Taraflar arasında ödeme­nin ne zaman yapılacağı konusunda genellikle bir anlaşma vardır. Fakat burada da taraflar arasında tam bir güven esası gerekir. O bakımdan bu yöntemin uygulamaları özellikle çok uluslu şirketlerin değişik ülkelerdeki şubeleriyle ana merkezleri arasında­ki ticarette görülür. Bunun tercih edilmesindeki neden poliçe ile öde­meye göre daha ucuz olmasıdır.

AÇIK FİNANSMAN (Deficit financing) nedir

Hükümetin bütçe gelirlerin­den daha fazla harcama yapmasına dayanan bir politika izlemesi. Buna açık bütçe politikası da denir. Büt­çe açıkları iç borçlanma veya mer­kez bankasının açıktan para basma­sı ile karşılanır. Keynes Teorisi'ne göre ekonominin durgunluk dönem­lerinde açık finansman politikası ekonomik faaliyetlerin canlanması­na ve istihdamın yükselmesine kat­kıda bulunur. Ancak ekonominin tam istihdam düzeyine ulaştığı du­rumlarda açık finansman politikasıyla harcamaların artırılması enf­lasyonu hızlandırıcı etki yapar. Özel­likle az gelişmiş ekonomilerde açık finansmanla yüksek enflâsyon ara­sında yakın bir ilişki vardır. Bunun nedeni ekonominin tam istihdam içinde olmasından çok ekonomik ya­pının katılığı ve karşılaşılan çeşitli darboğazlardır.

AÇIK EKSİLTME (Auction by un-derbidding)

Bir kuruluşun yaptı­racağı bir işi veya satmalacağı bir malı, yarışma yoluyla en düşük fi­yat teklif edenden karşılaması yön­temi. Kamu veya özel kuruluşlarca uygulanabilir. Açık eksiltme açık veya kapalı zarf usulü ile yapılabilir. Genellikle açık eksiltmede satıcı ve­ya müteahhitler yalnızca tek bir teklif verirler İhale).

AÇIK EKONOMİ (Open economy)

Dış ticaret rejimleri nisbeten liberal olan ekonomiler. Karşılaştırmalı Üs­tünlük Teorisi'ne uygun olarak ulus­lararası iş bölümüne ve serbest tica­rete dayanırlar. Serbest piyasa me­kanizmasına bağlı ülkelerde açık ekonomi politikası izlenir. Bu poli­tikanın tersi otarşidir. Açık ekono­mi devletin dış ticarete hiçbir mü­dahalesinin olmaması anlamına gel­mez. En liberal ekonomilerde bile devletin bir ölçüde müdahalesi söz konusudur. Batılı sanayileşmiş ülke­ler genelde açık ekonomi politikası, Sosyalist Blok ülkeleri ve çoğu az gelişmiş ülkeler ise müdahaleci poli­tikalar benimsemişlerdir.

AÇIK CİRO (Blank endorsement)

Tahsil edecek kişinin adı yazılma­dan sadece arkasına imza atılarak çeklerin ve diğer ticari senetlerin devredilmesi işlemidir. Açık ciro yo­luyla devredilen senetlerde ödeme senedin hamiline yapılır.

AÇIK ÇEK (Blank cheque)

Ödene­cek miktar boş bırakılarak düzenle­nen çeklerdir. Bu durumda ödenecek miktar çeki tahsil edecek olan kişi tarafından daha sonra yazılır. Açık çek borçlunun alacaklıya son­suz güven duyduğu durumlarda baş vurulabilecek bir yoldur.

AÇIK BONO (Blank bili)

Genellikle miktarı belirtilmeden imzalanan bo­nolar. Bu tür bonolarda tutar hane­sine istenilen miktar yazılarak bono­yu düzenleyen o miktarda borçlandırılır. Bunlar en aşın ölçüde güve­ne dayanan bonolardır.

AÇIK ARTIRMA (Open bidding)

Bir malın daha önceden ilân edilen yer ve zamanda alıcıların önünde en yüksek fiyatı verene satılması esası­na dayanan bir satış yöntemi. Açık eksiltmenin tersi. Genellikle sanat eserleri, tarihi değeri olan eserler ya da arzı sınırlı, kullanılmış veya stan­dart - dışı mallar açık artırma yoluy­la satılırlar

Ekonomi Terimleri Sozlugu

7 Mayıs 2010 Cuma

Ekonomi Sözlüğü - A Harfiyle

Ekonomi Sözlüğü - B Harfiyle

AÇIĞA SATIŞ (Short selling)

Menkul değer ve döviz borsalarıyla ilgili bir kavram. Borsa oyuncusunun, ilerde değerinin düşeceğini tahmin ettiği bir menkul değeri veya dövizi gelecekte teslim kaydıyla bugünden satması. Borsa oyuncusu, sattığı his­se senedini ya da dövizi ileride da­ha düşük fiyattan satın alıp sahibi­ne teslim etmeyi ummaktadır. Eğer tahminleri tutarsa bundan bir ka­zanç sağlar, aksi halde bir zarara uğrar (Spekülâsyon). Satışı ya­pan bugünden satışı yaparken he­nüz sattığı şeye (döviz veya menkul değer) sahip değildir. Bunu ileride ucuz fiyattan satın alıp teslim etme­yi düşünmektedir. O nedenle buna "açığa satış" denmiştir.

AÇIĞA İMZA (Blank signature)

Bir senedin ya da mali belgenin, koşul­ları tamamen veya kısmen sonradan yazılmak üzere ilgililer tarafından imzalanması durumudur. Örneğin borcun tutarı, sözleşmenin süresi, ödeme koşulları, sonradan yazılmak üzere sözleşme metninde boş bırakı­lır. Bu şekilde tarafların boş kâğıda imza atıp, sözleşmenin sonradan ta­mamlanması durumlarına iş haya­tında oldukça sık rastlanabilir. Bu­nun bir şekli de örneğin sözlü an­laşma sağlandıktan sonra taraflardan birinin boş kâğıdı imzalayıp karşı tarafa vermesidir. Açığa imza yoluyla sözleşme yapılması tarafla­rın birbirine tam güven duydukları ya da sözleşmenin niteliğinin zorun­lu kıldığı durumlarda baş vurulan bir yoldur.

ACYO (Agio) nedir

Kökeni îtalyanca'daki "aggio" kelimesidir. Genel anlamıyla "fark" demektir. Eski dönemlerde madeni paranın maden değeri ile no­minal değeri arasındaki farkı ifade için kullanılırdı. Sonraları banka ve­ya bankerler tarafından satılan dö­vizler karşılığında alman ücrete acyo denildi. Giderek bankaların bü­tün işlemleri üzerinden aldığı ücret­lere de bu ad verilmiştir. Buna göre, havale acyosu, senet acyosu, kefalet mektupları acyosu gibi çeşitli kulla­nış alanları vardır. Fakat daha çok senetler üzerinden hesaplanan para farkı ve komisyon gibi tutarların toplamını ifadede kullanılır. Bu gibi tutarlar genellikle, senetlerin nomi­nal değerlerinin belirli bir yüzdesi biçiminde hesaplanır

ACİZ VESİKASI nedir (Certificate of in-solvency)

İcra yoluyla alacağını ala­mayan alacaklıya, ödenmemiş alaca­ğı için verilen belge. İflâs Masa-sı'ndan alacağının tamamını sağla­yamayan alacaklıya, ödenmemiş kısım için verilen belge de aciz vesi­kasıdır.

ACİZ (Insolvency) Nedir

Bir tacirin borç­larını ödeyemeyecek durumda olma­sı. Hakkında iflâs işlemi başlatılan tacir acz içinde sayılır.

ACENTA (Agency) nedir

İtalyanca'daki "agente" kelimesinden geçmiştir. Be­lirli bir yer veya bölge içinde sürek­li olarak bir firma adına sözleşme­lere aracılık eden ya da bu sözleş­meleri o firma adına yapmayı mes­lek edinen kişiye acenta ve bu tür işletmelere de acentalık denir. Acen-tanın özellikleri, bağımsızlık, sürek­lilik ve bir başka işletme adına alım - satım sözleşmelerine aracılık etmektir. Acentanın, adına sözleş­me yaptığı firma ile arasında ticari temsilcilik, satış memurluğu ya da müstahdemlik gibi bir sıfatı bulun­maz. Acenta, hizmetleri karşılığında bir komisyon alır. Prensip olarak, aynı yer ve bölge içinde ve aynı ticaret dalı için birden fazla acenta tayin edilmez. Acenta kendisine bı­rakılan bölge içinde temsil ettiği fir­manın işlerini görmek ve çıkarlarını korumakla sorumludur. Sanayinin gelişmesiyle birlikte, yığın üretimi yöntemlerine geçilmiş, böylece üre­tilen çok miktardaki malın geniş alı­cı çevrelerine arz edilmesi önem ka­zanmıştır. Sonuç olarak, birçok bü­yük işletme, bulunduğu yer dışında­ki bölgelerde bağımsız çalışan fakat sürekli şekilde kendi mallarını pa­zarlayan acenta gibi aracılardan ya­rarlanmak yoluna gitmiştir.

ACCEPTING HOUSES

Özellikle İn­giltere'de XIX. asırda önemli geliş­me gösteren bir mali işletme türü­dür. Bu ülkede bazı büyük firma­lar yerli ve yabancı müşterilerin se­netlerine garanti vermek ya da bun­ları "kabul" etmek şeklinde faaliyet gösteriyorlardı. Bunlara "merchant bankers" da denir. Bu ticarethane­ler diğer işlerini bırarak yalnız ka­bul kredileri üzerinde faaliyet gös­termişlerdir. Ticari senetlerin üzeri­ne imza koymalan yani bunlara "ka­bul" vermeleri, söz konusu senetlere olan güveni artırarak, mali piyasa­larda bunların el değiştirmesini ko­laylaştırır. Bu işlemler giderek ban­kacılığın bir uzmanlık dalı durumu­na gelmiştir. Bununla birlikte, çoğu accepting house'lar zamanla diğer ticari bankacılık faaliyetleriyle de uğraşmaya başlayarak faaliyet alan­larım genişletmişlerdir. Bugün Lond­ra'da faaliyet gösteren azımsanma-yacak sayıda accepting house'ler vardır. Bunların tümü Accepting Houses Committee adlı bir kuruluş içinde toplanmışlardır.

ABSENTİZM (Absentism)

İngilizce' de "yok", "mevcut olmayan" anla­mındaki "absent" kelimesinden ge­lir. Şu iki anlamda kullanılır : 1. Ta­rımda toprak sahiplerinin bizzat kendilerinin işletmedikleri ya da top­rağının başında bulunmadıkları bir işletme rejimi, 2. İşçilerin hastalık, izin veya grev gibi bir nedene bağlı olmaksızın tamamen kendi istekleri ile çalışmadan geçirdikleri iş günle­ri.

ABONE (Subscription)

Fransızca "abonne" kelimesinden gelir. Peşin para ödeyerek bir şeye, belirli bir süre alıcı olma durumudur. Örne­ğin, bir dergi veya gazeteye abone ol­mak gibi. "Abonman" da "abonne-ment"in dilimize geçmiş şeklidir, abone olma işlemini ifade eder : Oto­büs abonmanı, elektrik abonmanı gibi.

ABLUKA (Blokage)

İtalyanca "ab-loco" kelimesinden gelir. Bir ülkenin askeri güç kullanarak başka bir dev­letin dış dünya ile olan her türlü bağlantısını kesmesi anlamına gelir. Bunun için ülke sınırları denizden ve karadan kuşatma altına alınır. Aske­ri ablukanın yanında bir de ekono­mik ambargo vardır. Bu ise hasım ülkeye savaşta kullanılabilecek mal­zemelerin satışının yasaklanması de­mektir.

ABD-KANADA SERBEST TİCARET BÖLGESİ

(US . Canada Free Trade Association).

1988 yılında ABD ile Kanada arasında sanayi malları üze­rinde kurulan bir serbest ticaret bölgesidir. Bu ülkeler aralarındaki ti­careti tamamen serbestleştirmeyi amaçlamaktadırlar. Ancak dışa kar­şı her ülke kendi özel tarifelerini uy­gulamaya devam edecektir. ABD -Kanada Serbest Ticaret Bölgesi'nin on yıllık bir sürede tamamlanması ön görülmüştür (Gümrük Birli­ği).