ADİ HİSSE SENEDİ (Common stock, capital stock)
Bir anonim şirketin sözleşmesinde kayıt bulunmuyorsa, çıkartılan hisse senetleri sahiplerine eşit haklar sağlar. Bunlara adi hisse senedi denir. İmtiyazlı hisse senetlerinde ise durum bunun tersidir.
ADEMİTAKİP (Nonprosecution)
Takipsizlik. Bir suç işlendiğini duyan savcı, kamu davası açılmasını gerektiren bir durum görmezse ademi takip karan verebilir. Bunun gibi, hazırlık soruşturmasının sonucunda da kamu davası açılmasına gerek görül-memişse takipsizlik kararı verilir.
ADALET DİVANI (Court of Justice)
Avrupa Topluluğu'nun bir organı. Roma Antlaşması hükümlerine uyulup uyulmadığını denetler. Üye devletlere ve şirketlere para cezası verme yetkisi vardır.
AÇILIŞ FİYATI (Opening price) Nedir
Genellikle menkul kıymetler ve döviz piyasalarında yeni bir iş günü başladığında kaydedilen (kote edilen) ilk fiyatlar. Piyasadaki aracılar, arz ve talep gelişmeleri konusunda henüz tam bir bilgi sahibi olmadan alım - satım işlemlerine başlamak üzere bir fiyat kote ederler. Bu açılış fiyatları gerçekte işlem gören fiyatlar olmayabilir. Ancak bunlar işlemcilere yol gösteren veya öneri niteliğindeki fiyatlardır. Bu fiyatların belirlenmesinde bir önceki seansta uygulanan kapanış fiyatları ve gece boyunca dünya piyasalarında oluşan gelişmeler dikkate alınır. Doğal olarak bu fiyattan alıcı veya satıcı bulunamazsa fiyat düşürülür veya yükseltilir, böylece denge fiyatına ulaşılmaya çalışılır.
AÇIK - UÇLU FON (Open - end fund)
Sabit hisseli sermayesi bulunmayan menkul kıymetler yatırım fonu şekli. Hisseler, yatırım fonunun portföyüne katılma payını temsil eder. Fon, yeni hisse senedi çıkartıp halka sattıkça sermayesi de değişmiş olur. Aynı şekilde, yatırımcılar da ellerindeki hisse senetlerini fona satabilirler. Açık - uçlu fonların tersi kapalı -uçlu fonlardır.
AÇIK - UÇLU YATIRIM ORTAKLIĞI
(Investmentrust) Menkul Kıymetler Yatırım Ortaklığı.
AÇILIŞ BİLANÇOSU (Opening ba-lance sheet)
Bir işletmenin yeni bir hesap dönemi eşiğindeki durumunu gösteren bilanço. İlk defa faaliyete geçecek işletmeler için, faaliyet öncesi durumu yansıtır. Günümüzdeki uygulamaya göre, geçmiş dönemin kapanışına ve yeni dönemin açılışına ait durumlar ayrı ayrı bilançolarda değil tek bir bilançoda gösterilir. Diğer bir deyişle, kapanış bilançosu, gelecek dönemin açılışına uygun biçimde düzenlenmektedir. Hesapların son durumu yansıtacak biçimde düzenlenmesi kapanış ve açılış bilançoları arasındaki farkı ortadan kaldırmaktadır.
AÇIK TEKLİF USULÜ (Open bidding)
Genel bütçeye dahil dairelerle, katma bütçeli idarelerin, özel idare ve belediyelerin ihale usullerinden birisi. Bu idare veya bunlara bağlı dairelerin alım, satım, hizmet, yapım, kira ve benzeri işlerinden tahmin edilen bedelleri her yıl Genel Bütçe Kanunu ile belirlenen bir tutarı geçmeyen ihaleler açık teklif usulüyle yapılabilir. Açık teklif usulüne göre ihaleler, isteklilerin tekliflerini ihale komisyonları önünde sözlü olarak belirtmeleri suretiyle yapılır. Ancak istekliler, tekliflerini, ilanda belirtilen saate kadar komisyon başkanlığına ulaşmış olmak koşuluyla, iadeli taahhütlü bir mektupla da gönderebilirler, ilanda belirtilen ihale saati gelince, komisyon başkam, isteklilerin belgelerini ve geçici teminat verip vermemiş olduklarını inceleyerek, kimlerin ihaleye katılabileceğini bildirir. Katılamayacakların belge ve teminatlarının geri verilmesi kararlaştırılır. Bu işlemler istekliler önünde bir tutanakla belirlenir. Tutanaktan sonra, ihaleye girmeyecekler ihale yerinden çıkartılır. Diğer istekliler, önce şartnameyi imzaya, sonra da sıra ile tekliflerini belirtmeye çağırılır. Yapılacak teklifler ihaleye ait arttırma ve eksiltme kâğıdına yazılır ve teklif sahipleri tarafından imzalanır. İlk teklifler böylece belirlenir. Komisyon başkam posta ile yapılan teklifleri de okutarak kaydettirir. İhaleden çekilenler arttırma ve eksiltme kağıdına kaydedilir ve imzaları alınır. Sözlü ve yazılı son teklifler alındıktan sonra ihalenin sonucu karara bağlanır. Karar, ita amirinin onayına tabi olmak kaydıyla, ihalenin teklifte bulunanlardan birisine verilmesi, hiçbirine verilmemesi veya belli bir süre sonra incelemede bulunularak verilmesi biçiminde olabilir. Karar özeti komisyon başkanı ve üyeler tarafından imzalanarak durum hazır bulunanlara bildirilir (Kapalı Teklif Usulü, Pazarlık Usulü, Devlet thale Kanunu).
AÇIKTAN SATIŞ (Short sale)
"Alivre satış", "kısa satış" gibi deyimlerle de ifade olunur. Bir mal, döviz veya menkul değerin ilerde fiyatınm düşeceğini tahmin eden kimsenin, bu fiyat düşüşünden yararlanmak için, söz konusu ekonomik varlıkları bu-güıiden yüksek fiyatla satması ve teslimini ilerde yapmasma dayanan bir işlem şeklidir. Satıcı bu varlıkları bugünden yaptığı satış sözleşmesi ile satarken henüz bunlara sahip bulunmamaktadır. Yani henüz sahibi bulunmadığı şeyleri satmaktadır. Öyle ummaktadır ki yarın fiyatlar düşecek ve o da bu düşük fiyattan sattığı şeyi satın alarak alıcısına devredecektir. Dolayısıyla satış sözleşmesindeki yüksek fiyatla satın aldığı düşük fiyat arasındaki fark satıcının kârını oluşturacaktır. Bununla birlikte, burada açıklanan davranışlar bir spekülasyon niteliğindedir. Çünkü, eğer açıktan satış yapan kişi tahminlerinde yanılırsa, yani sattığı mal, döviz veya menkul değerin gelecekte fiyatı yükselirse bundan bir zarara uğrar. Oysa bir tüccar güvenceli hareket etmek zorundadır. Açıktan satışlarda ne şekilde güvence sağlanabilir?
Bunun yolu satış işlemine ters yönde ikinci bir işlem yapmaktır. Yani, bir malı gelecekte teslim kaydıyla satan tüccar aynı anda, aynı miktar malı yine gelecekte teslim kaydıyla satın alır. Dolayısıyla eğer gelecekte fiyatlar düşecek olursa sattığı maldan uğrayacağı kaybı, satın aldığı maldan sağlayacağı aynı miktar kazançla dengelemiş olur. Kuşkusuz bu işlemleri yaparken aldığı komisyon ise onun normal kazancını oluşturmaktadır. Burada açıklandığı gibi, mal ve döviz konusundaki açıktan satış işlemlerinde satılan malların teslimi gelecekte belirli bir tarihte yapılır. Bu konuda menkul değerlerde bir farklılık vardır. Açıktan satılan bir menkul değerin alıcısına tesjim edilmesi gerekir. Dolayısıyla satıcı, sattığı hisse senedine sahip bulunmasa da bunu ödünç alıp alıcıya devretmek zorundadır.
AÇIK POZİSYON (Open position)
Döviz borsasında spekülatörün belirli bir davranış biçimini anlatan terim. Döviz kurlarındaki değişme olasılığı, gelecekte teslim kaydıyla döviz alım satımlarında bir riziko doğurur. Örneğin üç ay sonra teslim kaydıyla dolar satan bir kimse, eğer bu süre içinde dolar fiyatı yüksel-mişse bundan bir zarara uğrar. Aynı şekilde, gelecekte dolar satınalan kimse de dolar fiyatlarındaki düşüşten zarara uğrayacaktır. Genellikle ithalatçılar ve ihracatçılarla uluslararası mali yatırımcılar vadeli döviz piyasası işlemleriyle kendilerini, ileride döviz kurlarındaki değişmeden doğacak zararlara karşı korurlar. Oysa döviz spekülatörleri (Spekülasyon) döviz kurlarının gelecekteki değişmesi konusunda mesleki yeteneklerine dayanarak tahminlerde bulunur ve buna bağlı olarak gelecekte teslim alım ve satım sözleşmeleri yaparlar. Bunlar, kur değişmelerinin tüm rizikosunu yüklenmekle açık pozisyon almış olmaktadırlar. Spekülatörler aldıkları bu açık pozisyon sonucunda eğer, tahminleri doğru çıkarsa bundan bir kazanç sağlar, yanılırlarsa bir zarara uğrarlar.
AÇIK PİYASA İŞLEMLERİ (Open market operations)
Merkez bankasının piyasadaki para arzını genişletmek veya daraltmak için kullandığı araçlardan biri. Merkez bankasının piyasadan devlet tahvili ve hazine bonosu gibi menkulleri satınalması, bunları satanların ellerine nakit para geçmesine, bu da bankalardaki parasal rezervlerin artmasına ve dolayısıyla ekonomideki para arzının genişlemesine neden olur. Para ar-zmdaki genişleme ise, diğer yandan faiz oranının düşmesine ve yatırımları özendirerek ekonominin canlanmasına yol açar. O bakımdan, merkez bankası açık piyasada satış işlemlerine, ekononin duraklama içerisinde bulunduğu dönemlerde başvurur. Enflâsyonist dönemlerde ise aksine, piyasada devlet tahvili ve hazine bonosu gibi menkuller satar. Bu şekilde halkın ve bankaların nakit rezervleri azalır, kredi almak zorlaşır ve faiz oranları yükselir. Bu da yatırımların kısılmasına ve harcamaların daralmasına, dolayısıyla ekonomideki talep şişkinliğinin önlenmesine yol açar. Açık piyasa işlemleri yalnız para hacmini etkilemekle kalmaz, aynı zamanda toplam harcamalar ve faiz oranları yoluyla ülkenin dış ödemeler bilançosu durumunu da etkiler. Örneğin açık piyasa satış işlemleri toplam harcamaları daraltarak ithalatı kısıcı yönde etkilediği gibi faiz oranlarını yükselterek de ülkeye bir miktar yabancı mali sermayenin girmesine yol açabilir.
AÇIKLANMIŞ TERCİHLER (Revea-led preferences)
Farklı gelir-fiyat bileşimleri durumunda tüketicinin fiilen yaptığı seçimlerle ilgili davranışlarının analiz edilmesi. Veri bir gelir ve fiyat düzeyi, tüketicinin sa-tmalacağı malların bileşimini belirler. Belirli bir gelir-fiyat durumunda tüketicinin satın alabileceği çeşitli mal bileşimleri vardır. Fakat gerçekte tüketicinin bunlardan yalnızca bir tanesini tercih etmesi, onun "açıklanmış tercihler"inin bir göstergesidir. Başka bir gelir-fiyat düzeyi başka bir açıklanmış tercihinin, ortaya çıkmasına yol açar. Eğer tüketicinin tercihlerinde tutarlı olduğunu kabul edersek, faydanın ölçü-lebilirliği varsayımına gerek kalmadan, tüketici talep teorisi hakkında bazı önermelerin kanıtlanması mümkün olabilir. Hatta tüketici kayıtsızlık eğrisi dahi elde edilebilir. Açıklanmış tercihler yaklaşımını ilk formüle eden iktisatçı Paul A. Samuel-son'dur.
AÇIK KREDİ (Unsecured credit)
Krediyi alanın itibarından başka bir karşılık aranmadan açılan kredi. Bankalar bu tür kredileri en itibarlı müşterilerine açarlar. Bunun bir çeşidi de cari hesap kredisidir. Burada, banka müşterisine, bankadaki hesabının üzerinde belirli bir sınıra kadar çek çekmesine olanak sağlar. Bu miktara kadar kullanılan kredi üzerinden belirli bir faiz ödenir. Bu tür krediler değişken ihtiyaçları karşılamanın ucuz ve pratik bir yolu olarak kabul edilirler.
AÇIK KEŞİDE (Drawing in blank)
Üzerinde bulunması zorunlu bazı unsurlar doldurulmadan düzenlenerek lehdara verilen poliçe veya bonolardır. Ancak bu tür bono veya poliçelerin lehdar tarafından anlaşmaya uygun biçimde doldurulmaları gerekir. Ödenecek miktarın kesin olarak belli olmadığı durumlarda düzenlenen bono ve poliçeler için genellikle açık keşide yöntemine baş vurulur. Ticaret Kanunumuzda açık bono ve poliçe yerine "beyaz poliçe" veya "beyaz bono" terimleri kullanılmaktadır. Açık poliçe özellikle taşıma sigortacılığında kullanılır. Alıcı ve satıcı malın ne zaman ve hangi araçla taşınacağı konusunda tam bilgi sahibi değilseler, eksik bilgiler sonradan tamamlanmak üzere, sigorta sözleşmesini imzalayabilirler. Böylece vapur limana ulaşmadan taşıma sigortası yapılmış olur.
AÇIK KABUL (Blank acceptance)
Tamamen doldurulmamış, örneğin tutarı ve süresi belirtilmemiş bir poliçenin muhatap tarafından alınıp kabul edilmesi durumudur. Ancak, muhatabın böyle bir poliçeyi anlaşmaya aykin biçimde doldurmaması gerekir, Açık kabul Ticaret Kanunumuzun olanak tanıdığı bir usuldür.
AÇIK İŞ ORANI (Job vacancy rate) nedir
Bir ekonomide çeşitli sektörlerde işe yerleştirilmek istenen işçi sayısının, halen istihdam edilenlerle boş iş sayısının toplamına oranlanması. Batılı sanayileşmiş ülkelerde açık işlere ilişkin veriler, anket yöntemiyle aylık veya mevsimlik olarak sürekli şekilde belirlenmekte ve yayınlanmaktadır. Açık iş, firmanın dışarıdan işçi alarak doldurmak istediği işleri ifade eder. Açık iş oranı hakkındaki veriler, işçi yetiştirme programlarının cari ihtiyaçlara daha duyarlı hale getirilmesini sağlama ve iş gücü arz ve talebi arasındaki dengesizliği belirleme gibi yönlerden yararlı olur.
AÇIK HESAP (Open account)
Bir tür ticari kredi açma yöntemi, özellikle mal satışı şeklinde açılan kredilerde uygulanır. Satıcı bedelini tahsil etmeden alıcıya, partiler halinde, malları teslim eder ve açtığı kredilerin kaydını tutar. Belirli süreler dolunca da alıcıya ödeme talimatında bulunur veya ona bir borç senedi gönderir. Bu tür işlemlerin en önemli avantajı çok esnek olmalarıdır. Çünkü ilk anlaşmadaki koşullar (süre uzatımı, fiyatlar v.s. gibi) kolayca değiştirilebilir. Ayrıca basit ve sürdürülmesi nisbeten masrafsız uygulamalardır. Bununla birlikte, açık hesap yönteminde karşılıklı güven esastır. Bu tür yöntemler birbirini yakından tanıyan ve birbirine güvenen tacirler arasında uygulanabilir. Alıcının, hesabın deftere kaydını hiç görmemesi sorun doğurabilir. O nedenle defter kaydıyla yetinmeyip, fatura, taşıma belgesi, v.s. gibi belgeleri de hesaba eklemek gerekir. Açık hesap ayrıca ihracatta da kullanılan bir işlem şeklidir. Şöyle ki ihracatçı, ithalatçı ödemeyi yapmadan sevk evrakını ona gönderir. İthalatçı da bu belgelerle malı taşıma aracından devralır. Taraflar arasında ödemenin ne zaman yapılacağı konusunda genellikle bir anlaşma vardır. Fakat burada da taraflar arasında tam bir güven esası gerekir. O bakımdan bu yöntemin uygulamaları özellikle çok uluslu şirketlerin değişik ülkelerdeki şubeleriyle ana merkezleri arasındaki ticarette görülür. Bunun tercih edilmesindeki neden poliçe ile ödemeye göre daha ucuz olmasıdır.
AÇIK FİNANSMAN (Deficit financing) nedir
Hükümetin bütçe gelirlerinden daha fazla harcama yapmasına dayanan bir politika izlemesi. Buna açık bütçe politikası da denir. Bütçe açıkları iç borçlanma veya merkez bankasının açıktan para basması ile karşılanır. Keynes Teorisi'ne göre ekonominin durgunluk dönemlerinde açık finansman politikası ekonomik faaliyetlerin canlanmasına ve istihdamın yükselmesine katkıda bulunur. Ancak ekonominin tam istihdam düzeyine ulaştığı durumlarda açık finansman politikasıyla harcamaların artırılması enflasyonu hızlandırıcı etki yapar. Özellikle az gelişmiş ekonomilerde açık finansmanla yüksek enflâsyon arasında yakın bir ilişki vardır. Bunun nedeni ekonominin tam istihdam içinde olmasından çok ekonomik yapının katılığı ve karşılaşılan çeşitli darboğazlardır.
AÇIK EKSİLTME (Auction by un-derbidding)
Bir kuruluşun yaptıracağı bir işi veya satmalacağı bir malı, yarışma yoluyla en düşük fiyat teklif edenden karşılaması yöntemi. Kamu veya özel kuruluşlarca uygulanabilir. Açık eksiltme açık veya kapalı zarf usulü ile yapılabilir. Genellikle açık eksiltmede satıcı veya müteahhitler yalnızca tek bir teklif verirler İhale).
AÇIK EKONOMİ (Open economy)
Dış ticaret rejimleri nisbeten liberal olan ekonomiler. Karşılaştırmalı Üstünlük Teorisi'ne uygun olarak uluslararası iş bölümüne ve serbest ticarete dayanırlar. Serbest piyasa mekanizmasına bağlı ülkelerde açık ekonomi politikası izlenir. Bu politikanın tersi otarşidir. Açık ekonomi devletin dış ticarete hiçbir müdahalesinin olmaması anlamına gelmez. En liberal ekonomilerde bile devletin bir ölçüde müdahalesi söz konusudur. Batılı sanayileşmiş ülkeler genelde açık ekonomi politikası, Sosyalist Blok ülkeleri ve çoğu az gelişmiş ülkeler ise müdahaleci politikalar benimsemişlerdir.
AÇIK CİRO (Blank endorsement)
Tahsil edecek kişinin adı yazılmadan sadece arkasına imza atılarak çeklerin ve diğer ticari senetlerin devredilmesi işlemidir. Açık ciro yoluyla devredilen senetlerde ödeme senedin hamiline yapılır.
AÇIK ÇEK (Blank cheque)
Ödenecek miktar boş bırakılarak düzenlenen çeklerdir. Bu durumda ödenecek miktar çeki tahsil edecek olan kişi tarafından daha sonra yazılır. Açık çek borçlunun alacaklıya sonsuz güven duyduğu durumlarda baş vurulabilecek bir yoldur.
AÇIK BONO (Blank bili)
Genellikle miktarı belirtilmeden imzalanan bonolar. Bu tür bonolarda tutar hanesine istenilen miktar yazılarak bonoyu düzenleyen o miktarda borçlandırılır. Bunlar en aşın ölçüde güvene dayanan bonolardır.
AÇIK ARTIRMA (Open bidding)
Bir malın daha önceden ilân edilen yer ve zamanda alıcıların önünde en yüksek fiyatı verene satılması esasına dayanan bir satış yöntemi. Açık eksiltmenin tersi. Genellikle sanat eserleri, tarihi değeri olan eserler ya da arzı sınırlı, kullanılmış veya standart - dışı mallar açık artırma yoluyla satılırlar
Ekonomi Sözlüğü - A Harfiyle
Ekonomi Sözlüğü - B Harfiyle
AÇIĞA SATIŞ (Short selling)
Menkul değer ve döviz borsalarıyla ilgili bir kavram. Borsa oyuncusunun, ilerde değerinin düşeceğini tahmin ettiği bir menkul değeri veya dövizi gelecekte teslim kaydıyla bugünden satması. Borsa oyuncusu, sattığı hisse senedini ya da dövizi ileride daha düşük fiyattan satın alıp sahibine teslim etmeyi ummaktadır. Eğer tahminleri tutarsa bundan bir kazanç sağlar, aksi halde bir zarara uğrar (Spekülâsyon). Satışı yapan bugünden satışı yaparken henüz sattığı şeye (döviz veya menkul değer) sahip değildir. Bunu ileride ucuz fiyattan satın alıp teslim etmeyi düşünmektedir. O nedenle buna "açığa satış" denmiştir.
AÇIĞA İMZA (Blank signature)
Bir senedin ya da mali belgenin, koşulları tamamen veya kısmen sonradan yazılmak üzere ilgililer tarafından imzalanması durumudur. Örneğin borcun tutarı, sözleşmenin süresi, ödeme koşulları, sonradan yazılmak üzere sözleşme metninde boş bırakılır. Bu şekilde tarafların boş kâğıda imza atıp, sözleşmenin sonradan tamamlanması durumlarına iş hayatında oldukça sık rastlanabilir. Bunun bir şekli de örneğin sözlü anlaşma sağlandıktan sonra taraflardan birinin boş kâğıdı imzalayıp karşı tarafa vermesidir. Açığa imza yoluyla sözleşme yapılması tarafların birbirine tam güven duydukları ya da sözleşmenin niteliğinin zorunlu kıldığı durumlarda baş vurulan bir yoldur.
ACYO (Agio) nedir
Kökeni îtalyanca'daki "aggio" kelimesidir. Genel anlamıyla "fark" demektir. Eski dönemlerde madeni paranın maden değeri ile nominal değeri arasındaki farkı ifade için kullanılırdı. Sonraları banka veya bankerler tarafından satılan dövizler karşılığında alman ücrete acyo denildi. Giderek bankaların bütün işlemleri üzerinden aldığı ücretlere de bu ad verilmiştir. Buna göre, havale acyosu, senet acyosu, kefalet mektupları acyosu gibi çeşitli kullanış alanları vardır. Fakat daha çok senetler üzerinden hesaplanan para farkı ve komisyon gibi tutarların toplamını ifadede kullanılır. Bu gibi tutarlar genellikle, senetlerin nominal değerlerinin belirli bir yüzdesi biçiminde hesaplanır
ACİZ VESİKASI nedir (Certificate of in-solvency)
İcra yoluyla alacağını alamayan alacaklıya, ödenmemiş alacağı için verilen belge. İflâs Masa-sı'ndan alacağının tamamını sağlayamayan alacaklıya, ödenmemiş kısım için verilen belge de aciz vesikasıdır.
ACİZ (Insolvency) Nedir
Bir tacirin borçlarını ödeyemeyecek durumda olması. Hakkında iflâs işlemi başlatılan tacir acz içinde sayılır.
ACENTA (Agency) nedir
İtalyanca'daki "agente" kelimesinden geçmiştir. Belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak bir firma adına sözleşmelere aracılık eden ya da bu sözleşmeleri o firma adına yapmayı meslek edinen kişiye acenta ve bu tür işletmelere de acentalık denir. Acen-tanın özellikleri, bağımsızlık, süreklilik ve bir başka işletme adına alım - satım sözleşmelerine aracılık etmektir. Acentanın, adına sözleşme yaptığı firma ile arasında ticari temsilcilik, satış memurluğu ya da müstahdemlik gibi bir sıfatı bulunmaz. Acenta, hizmetleri karşılığında bir komisyon alır. Prensip olarak, aynı yer ve bölge içinde ve aynı ticaret dalı için birden fazla acenta tayin edilmez. Acenta kendisine bırakılan bölge içinde temsil ettiği firmanın işlerini görmek ve çıkarlarını korumakla sorumludur. Sanayinin gelişmesiyle birlikte, yığın üretimi yöntemlerine geçilmiş, böylece üretilen çok miktardaki malın geniş alıcı çevrelerine arz edilmesi önem kazanmıştır. Sonuç olarak, birçok büyük işletme, bulunduğu yer dışındaki bölgelerde bağımsız çalışan fakat sürekli şekilde kendi mallarını pazarlayan acenta gibi aracılardan yararlanmak yoluna gitmiştir.
ACCEPTING HOUSES
Özellikle İngiltere'de XIX. asırda önemli gelişme gösteren bir mali işletme türüdür. Bu ülkede bazı büyük firmalar yerli ve yabancı müşterilerin senetlerine garanti vermek ya da bunları "kabul" etmek şeklinde faaliyet gösteriyorlardı. Bunlara "merchant bankers" da denir. Bu ticarethaneler diğer işlerini bırarak yalnız kabul kredileri üzerinde faaliyet göstermişlerdir. Ticari senetlerin üzerine imza koymalan yani bunlara "kabul" vermeleri, söz konusu senetlere olan güveni artırarak, mali piyasalarda bunların el değiştirmesini kolaylaştırır. Bu işlemler giderek bankacılığın bir uzmanlık dalı durumuna gelmiştir. Bununla birlikte, çoğu accepting house'lar zamanla diğer ticari bankacılık faaliyetleriyle de uğraşmaya başlayarak faaliyet alanlarım genişletmişlerdir. Bugün Londra'da faaliyet gösteren azımsanma-yacak sayıda accepting house'ler vardır. Bunların tümü Accepting Houses Committee adlı bir kuruluş içinde toplanmışlardır.
ABSENTİZM (Absentism)
İngilizce' de "yok", "mevcut olmayan" anlamındaki "absent" kelimesinden gelir. Şu iki anlamda kullanılır : 1. Tarımda toprak sahiplerinin bizzat kendilerinin işletmedikleri ya da toprağının başında bulunmadıkları bir işletme rejimi, 2. İşçilerin hastalık, izin veya grev gibi bir nedene bağlı olmaksızın tamamen kendi istekleri ile çalışmadan geçirdikleri iş günleri.
ABONE (Subscription)
Fransızca "abonne" kelimesinden gelir. Peşin para ödeyerek bir şeye, belirli bir süre alıcı olma durumudur. Örneğin, bir dergi veya gazeteye abone olmak gibi. "Abonman" da "abonne-ment"in dilimize geçmiş şeklidir, abone olma işlemini ifade eder : Otobüs abonmanı, elektrik abonmanı gibi.
ABLUKA (Blokage)
İtalyanca "ab-loco" kelimesinden gelir. Bir ülkenin askeri güç kullanarak başka bir devletin dış dünya ile olan her türlü bağlantısını kesmesi anlamına gelir. Bunun için ülke sınırları denizden ve karadan kuşatma altına alınır. Askeri ablukanın yanında bir de ekonomik ambargo vardır. Bu ise hasım ülkeye savaşta kullanılabilecek malzemelerin satışının yasaklanması demektir.
ABD-KANADA SERBEST TİCARET BÖLGESİ
(US . Canada Free Trade Association).
1988 yılında ABD ile Kanada arasında sanayi malları üzerinde kurulan bir serbest ticaret bölgesidir. Bu ülkeler aralarındaki ticareti tamamen serbestleştirmeyi amaçlamaktadırlar. Ancak dışa karşı her ülke kendi özel tarifelerini uygulamaya devam edecektir. ABD -Kanada Serbest Ticaret Bölgesi'nin on yıllık bir sürede tamamlanması ön görülmüştür (Gümrük Birliği).